Aile ve Çift Danışmanı
İdil Rana Yıldırım
20 Mayıs 2025
Sevildiğin Halde Yalnızsan: Bu His Nereden Geliyor?
İlişkide yalnız hissetmek, birçok kişinin adını koyamadığı ama derinden bildiği bir duygudur. Partnerinin fiziksel olarak yanında olması, sevdiğini ifade etmesi hatta ilişkinin dışarıdan sorunsuz görünmesi bile bu hissi ortadan kaldırmaz. Çünkü yalnızlık, çoğu zaman dışarıda değil içeride başlar. Kimi zaman bu duygu, geçmişten bugüne taşınan görünmeyen yüklerin bir sonucu olabilir.
Çift terapilerinde sıkça duyduğumuz cümlelerden biri şudur: "Beni sevdiğini biliyorum ama içimde eksiklik hissi geçmiyor." Bu cümle aslında sevgi eksikliğinden değil, duygusal temas eksikliğinden kaynaklanır. Ve kişi, sevilse bile görülmediğini, duyulmadığını, bir şekilde iç dünyasına dokunulmadığını hisseder.
Duygusal Temas Eksikliği: Sevgiyle Bağ Arasındaki Fark
İlişkide sevgi olmakla birlikte, duygusal temas kurulamayabilir. Sevgi, varlığını sürdürürken bağ zayıflayabilir. Kişi partneriyle vakit geçiriyor, birlikte planlar yapıyor, konuşuyor olabilir. Ama bu temas yüzeyde kalıyorsa, bir süre sonra “Seviliyorum ama görülmüyorum” gibi içsel bir boşluk ortaya çıkar.
Duygusal bağ; kişinin duygularını özgürce ifade edebildiği, yargılanmadan dinlenebildiği, anlaşılmak için çaba gösterildiğini hissettiği bir zeminde oluşur. Bu ortam yoksa, kişi ilişki içinde olsa bile kendini yalnız hisseder.
Bu Yalnızlık Nereden Geliyor?
Yalnızlık hissi çoğu zaman bugünkü ilişkiyle başlamaz. Çocuklukta görülmemiş, susturulmuş ya da duygularına alan açılmamış bireyler, yetişkinlikte de benzer duygusal boşluklarla karşılaşabilir. Çünkü kişi geçmişte öğrendiği ilişki örüntülerini bugünkü partnerine taşır.
Örneğin, duygularını paylaştığında küçümsenen biri, yetişkinlikte de duygularını bastırma eğiliminde olur. Sevilse de kendini açmakta zorlanır. Partnerinden gelen sevgiyi içselleştiremez çünkü buna izin veren bir iç yapı gelişmemiştir. Ve böylece kişi sevilirken bile temas kurulmamış gibi hisseder.
Peki Ne Yapılabilir?
İlişkide yalnızlık hissiyle baş edebilmek için önce bu duygunun gerçekten ne anlattığını anlamak gerekir. Bu süreç, partneri değiştirmeye çalışmaktan önce kendi içsel temas kapasitemizi geliştirmeyi içerir.
Aşağıdaki sorular bu farkındalık sürecine yardımcı olabilir:
Bu sorular, kişinin yalnızlıkla yüzleşmesini ve bu hissin kökenini tanımasını sağlar. Farkındalık ise değişimin ilk adımıdır.
Bağlanma Stilleri ve Yalnızlık Arasındaki Bağlantı
Yalnızlık hissiyle baş etme biçimimiz, bağlanma stilimizle yakından ilişkilidir. Ancak önemli bir nokta şudur: Bağlanma stilleri sabit kimlikler değildir. İnsan bir ilişkide daha kaygılıyken, başka bir ilişkide daha güvenli davranışlar sergileyebilir. Ya da güvenli bağlanan biri, tetikleyici bir ilişkide savunmacı ya da kaçıngan tepkiler geliştirebilir.
Bağlanma stilleri çocuklukta gelişen temel örüntülerdir, ancak yaşam boyu değişebilir ve farklı ilişkilerde farklı şekillerde ortaya çıkabilir.
Kaygılı bağlanan bireyler, partnerlerinin ilgisini sürekli test etme ihtiyacı duyarlar. Bu testlerin altında, terk edilme korkusu ve değersizlik hissi yatar. Partner yakın bile olsa, "bir gün gidecek" düşüncesi kişiyi yalnız bırakır.
Kaçıngan bağlanan bireyler, yakınlık arttığında gerilim hisseder. Duygusal paylaşım yoğunlaştığında geri çekilir. Bu da partnerin kendini dışlanmış ve yalnız hissetmesine neden olabilir.
İki farklı bağlanma stiline sahip birey bir araya geldiğinde, ilişki çoğu zaman duygusal bir kovalamaca haline gelir. Biri yaklaşır, diğeri uzaklaşır. Ve her iki taraf da sonunda "anlaşılmıyorum" duygusuyla baş başa kalır.
Bağlanma stilimizi tanımak; hangi ilişkide nasıl tetiklendiğimizi fark etmek, bu yalnızlık döngüsünden çıkabilmek için kritik bir adımdır.
Görünmeyen Duvarlar: Sessizlikten İnşa Edilen Mesafe
İlişkilerde konuşulmayan, bastırılan, ertelenen her duygu zamanla görünmeyen bir duvara dönüşür. Bu duvar genellikle açık bir çatışmayla değil; sessizlikle örülür.
Örneğin:
Zamanla iç dünyanda birikir. Ve bu birikmişlik seni hem partnerinden hem de kendinden uzaklaştırır. Çünkü bastırılan her duygu, ilişkide bir parça teması daha imkânsız hâle getirir.
Kendi Sesini Duyabilmek: İçsel Temasın Önemi
Yalnızlık hissi bazen partner tarafından duyulmamakla değil, kişinin kendi iç dünyasına da temas edememesiyle ilgilidir. Dışarıda görülmek, içeride hissedilemediğinde etkisizleşir.
Kendine şu soruları sorman kıymetlidir:
Çünkü kendi sesini duymayan biri, başkasının onu duymasını da kolay kolay hissedemez. Bağ kurmak, önce kendinle temas etmeyi içerir.
Güvenli Temas Alanı: İlişkinin Temeli
Duygusal olarak güvende hissettiğimiz ilişkilerde yalnızlık daha az görülür. Bu alan, sadece sevgiyle değil; duygulara, sınırlara ve kırılganlığa gösterilen saygıyla inşa edilir.
Güvenli bir ilişki alanı şunları içerir:
Böyle bir alan, duygusal yalnızlık hissini azaltır ve bağ kurmayı mümkün kılar. İlişkiyi taşıyan en güçlü zemin budur.
Sonuç: Yalnızlık Bir Sinyaldir
İlişkide yalnız hissetmek, çoğu zaman sevginin yokluğu değil; duygusal temas eksikliğinin işaretidir. Ve bu his, görmezden gelindikçe derinleşir.
Ama fark edildiğinde, yalnızlık bir çıkış kapısı hâline gelebilir. Çünkü o his aslında şunu söyler:
"Burada bir temas ihtiyacı var. Görülmeye, duyulmaya ve anlaşılmaya dair bir çağrı."
Eğer bu yazıda kendinden bir parça bulduysan ve bu duyguyu birlikte anlamlandırmak istersen, Advicemy üzerinden randevu alabilir, kendin için yeni bir başlangıç yapabilirsin.
Dikkat - Online danışmanlık hizmeti, herkese uygun bir hizmet değildir.
İntihar veya kendine zarar vermek gibi düşüncelere sahipseniz, sitedeki hizmetler size uygun olmayabilir.
Bu durumdaysanız aşağıdaki yardım numaraları ile iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.
Acil Yardım Hattı: 112, Polis İmdat Hattı: 155, Aile İçi Yardım Hattı: 183, Uyuşturucu İle Mücadele Yardım Hattı: 191