Kendi Duygularını Anlamak, Farkındalık ve Kabul

kendi-duygularini-anlamak-farkindalik-ve-kabul

Kendi Duygularını Anlamak: Farkındalık ve Kabul


Bazen öyle anlar olur ki, içimizdeki duygular üst üste yığılır. Öfke, kaygı, üzüntü ya da huzursuzluk… Çoğu zaman bu duyguların varlığından rahatsız oluruz ve onları bastırmaya çalışırız. “Bunu hissetmemeliyim” diye kendimize kızar, görmezden geliriz. Oysa duygular, bize zarar vermek için değil, bize bir şey anlatmak için vardır. Onları bastırmaya çalıştığımızda, kısa süreliğine rahatlasak bile uzun vadede içimizde biriken gerilim daha da artar.


Duygularla sağlıklı bir ilişki kurmanın ilk adımı onları fark edebilmektir. Farkındalık, o an içimizde neler olup bittiğini durup görebilme becerisidir. Kaygılandığımızda kalbimizin hızlanışını, öfkelendiğimizde kaslarımızın nasıl gerildiğini ya da üzüldüğümüzde omuzlarımızın nasıl çöktüğünü fark etmek… İşte bu küçük gözlemler, aslında bize duygularımızı anlamanın yolunu açar. Çünkü ne hissettiğimizi bilmediğimizde, çoğu zaman kontrolsüz tepkiler veririz. Ama hissettiğimizi adlandırabildiğimizde, “Şu an öfke hissediyorum” diyebildiğimizde, o duyguya bir mesafe koyarız ve daha bilinçli hareket etme şansımız olur.


Fark etmekten sonra gelen ikinci adım kabuldür. Kabul, duygularımızın varlığını onaylamak demektir. Bu, “onları sevmek” ya da “hep böyle kalmasına razı olmak” değildir. Kabul, yalnızca o duygunun orada olduğunu görmek ve onunla kavga etmeyi bırakmaktır. Çünkü duygularımızla savaştıkça yoruluruz; ama onların gelip geçici olduğunu hatırladığımızda yükümüz hafifler. Duygular, tıpkı gökyüzünden geçen bulutlar gibidir. Ne kadar yoğun olurlarsa olsunlar, bir süre sonra mutlaka yol alıp giderler.


Günlük yaşamda bunu deneyimlemenin basit yolları vardır. Bazen yalnızca birkaç derin nefes almak, gözlerimizi kapatıp bedenimizdeki hislere kulak vermek bile duyguların farkına varmamızı sağlar. Günün sonunda kendimize birkaç dakika ayırıp “Bugün en çok hangi duyguyu hissettim?” diye sormak, içsel dünyamızla aramızdaki bağı güçlendirir. Ya da kendimizi yoğun bir kaygının içinde bulduğumuzda çevremize bakıp gördüğümüz şeyleri fark etmek, zihnimizi ana getirir ve duyguların ağırlığını hafifletir.


Unutmamak gerekir ki duygular, kim olduğumuzun düşmanı değildir. Onlar yol arkadaşıdır, bize hayatımızın hangi alanında zorlandığımızı, nerelerde tatmin olmadığımızı ya da neye ihtiyaç duyduğumuzu gösterirler. Onlardan kaçtıkça daha da büyürler; ama kabul ettikçe anlam kazanır ve bizi dönüştürürler.


Kendi duygularını anlamak, kendine karşı daha şefkatli olmanın da bir yoludur. Bir sonraki yoğun duygu dalgası geldiğinde hemen ondan kurtulmaya çalışmak yerine, bir an dur ve fark et. Adını koy, bedeninde nerede olduğunu hisset ve sadece kabul et. Göreceksin ki, bu basit ama güçlü adım, hayatının pek çok alanında dengeyi yeniden kurmana yardımcı olacak.

Dikkat - Online danışmanlık hizmeti, herkese uygun bir hizmet değildir.
İntihar veya kendine zarar vermek gibi düşüncelere sahipseniz, sitedeki hizmetler size uygun olmayabilir.
Bu durumdaysanız aşağıdaki yardım numaraları ile iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.

Acil Yardım Hattı: 112, Polis İmdat Hattı: 155, Aile İçi Yardım Hattı: 183, Uyuşturucu İle Mücadele Yardım Hattı: 191