Serda Acar

Duyguların ne olduklarından çok ne yaptıkları üzerinden şekillenen mesleki yönelimim, ben’i ve ötekini yeniden üreten etkileşimleri görünür kıldı. Bu bakışla aile danışmanlığı pratiğimde, hissedilen duygunun mevcut duruma mı ait olduğu yoksa geçmişten mi seslendiği sorusunun yanında durmayı tercih ederim. Danışanların içsel konuşmasında ve ötekiyle iletişiminde beliren tutumlarının hangi ilişkisel rol üzerinden sürdürüldüğü, çalışma alanımın merkezinde bulunur.

Bu süreçte Virginia Satir’in Dönüşümsel Sistemik Yaklaşımı ile çözüm odaklı terapinin bugüne ve işe yarayana odaklanan dili birlikte yer alır. Ancak belirleyici olan, yöntemin kendisinden çok danışanla birlikte ortaya çıkan sorulardır. Çünkü kimi zaman, doğru soru en güçlü müdahale hâline gelir: Yaşantın neyi korumaya hizmet ediyor? Söz konusu davranışın hangi koşullarda anlamlıydı? Ve şu an içinde bulunduğun durumdaki tutumun sana ne kazandırıyor?

Bu sorular derinleştikçe, yaşamlarını iyileştirmek isteyen insanların iyi hissetmenin değerine inanan bir danışmanla kurdukları sohbet de insani temasa açılır. Kelimelerin yaşam amacımıza kattığı ifade gücünün önemini öğretir. Bu öğretiyle danışanların hikâyelerine eşlik etmek, ilişkiler arası iletişim rehberliğimin temelini oluşturur. Emeğini, düşünceleri hakkında düşünmek ve dönüştürmek için kullanmayı seçen insanlarla iletişebilmek dileğiyle.