Çocuklukta Unutulmayan Yaralar: Büyüyemeyen Ruhlar

cocuklukta-unutulmayan-yaralar-buyuyemeyen-ruhlar

Bazı insanlar çocukluklarını anlatırken gözlerinde ışık parlar. Bazılarıysa bir sessizliğe gömülür… Çünkü çocukluk, yalnızca bir dönem değil; hayat boyu taşınacak izlerin atıldığı yerdir. O dönem yaşanan her söz, her suskunluk, her bakış ya da yok sayılış; bireyin gelecekteki benliğini, ilişkilerini, hatta iç sesini şekillendirir.

Çocukluk travmaları yalnızca fiziksel ya da açık bir şiddetle başlamaz. İhmalle, duyulmamakla, sevilmemekle, görülmemekle de başlar. “Bunda ne var canım” diyerek geçilen bir azar, “Sen ne anlarsın?” diye bastırılan bir merak, “Sana güvenmiyorum” diye söylenen bir söz… Bunlar çocuğun dünyasında dev bir yankı uyandırır. Çünkü çocuk, dünyayı anne babasının gözünden tanır. Ve eğer o gözler ona sürekli ‘yetersizsin’, ‘değersizsin’, ‘fazlasın’ derse; bir çocuk, kendi iç sesini hayat boyu bastırmayı öğrenir.

Her anne baba elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışır. Ama iyi niyet, doğru sonuç anlamına gelmeyebilir. Aşırı koruyuculuk, çocuğu hayata hazırlamaz. Aşırı disiplin ise onu hayatın içine yabancılaştırır. Çocuklukta alınmayan duygusal onay, erişkinlikteki boşluklarla kendini gösterir. O yüzden travma dediğimiz şey; sadece kötü anılar değil, aynı zamanda eksik yaşanmış duyguların bıraktığı boşluklardır.

Bir de aileyle sınırlı kalmayan bir baskı alanı vardır: toplum. Toplum, çocuktan daha doğmadan nasıl biri olacağına dair beklentiler içindedir. Erkekse ağlamamalı, kızsa susmalı, çalışkan olmalı, başarılı olmalı, uyumlu olmalı… Bu ‘olmalı’lar listesi hiç bitmez. Ve çocuk, kendisi olmaya çalışırken bir bakmış ki, başkalarının hayatını yaşamaya başlamış.

Yaşanan her olay travma değildir. Travmatik olan, yaşanan olayın çocukta bıraktığı anlamdır. Aynı olay, iki farklı çocukta iki farklı etki yaratabilir. Bir çocuk “Bu benim suçum” derken, diğeri “Ben sevilmiyorum” diye düşünebilir. Bu yüzden her travma kişiseldir, özeldir ve derindir.


Peki Ne Yapmalı?


İyileşmek, geçmişi silmek değil; anlamlandırmak, kabul etmek ve yeniden yapılandırmaktır. Bu yolculuk bazen bir danışmanla, bazen yazıyla, bazen bir farkındalık anıyla başlar. Her birey, kendi çocukluğunun ebeveyni olmayı öğrenmeli. Çünkü büyümek, fiziksel değil; ruhsal bir yolculuktur. Ve travmalar iyileştiğinde, bir çocuğun sessiz çığlığı, güçlü bir yetişkinin sesi olabilir.

Dikkat - Online danışmanlık hizmeti, herkese uygun bir hizmet değildir.
İntihar veya kendine zarar vermek gibi düşüncelere sahipseniz, sitedeki hizmetler size uygun olmayabilir.
Bu durumdaysanız aşağıdaki yardım numaraları ile iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.

Acil Yardım Hattı: 112, Polis İmdat Hattı: 155, Aile İçi Yardım Hattı: 183, Uyuşturucu İle Mücadele Yardım Hattı: 191