Psikolog, Eğitim Koçu
Ahsen Kevser Çoğan
08 Eylül 2025
Dürtüleri ergenlik çağına özel bir bağlamda incelemek oldukça önemlidir çünkü dürtü kuramlarının kurucularından biri olan Sigmund Freud’da göre dürtülerin tekrar aktif olduğu -düzenlenmeye girdiği- ve çeşitli erken dönem patolojilerinin yeniden zihin yüzeyine çıkıp incelenebileceği yegane zamandır ergenlik.
Freud bebek ilk doğduğu andan itibaren cinsel dürtüleri olduğunu, bu dürtülerin yaşamın temellerinde barındığından ve özellikle 7-11 yaş latans döneme kadar bu dürtülerin bebeğin hayatında aktif rol aldığından bahseder. Ne gibi dürtülerdir bunlar, bebeğin annesinin memesine karşı duyduğu nesne ilişkisindeki aşk nefret dürtüsü, ödipal çağa gelindiğinde anne bebek ilişkisine eklenen baba üçüncüsünün varlığı ve yarattığı cinsel gerginlik; erkek bebek için anneyi ensestüel kıskanma ve kız bebek için annenin babayı ondan uzaklaştırmak istediğini düşleminde kurması gibi. Freud hepsini saymaya zamanımızın yetmeyeceği bu cinsel dürtülerin latans dönemde durulduğunu en azından bir süre uykuya geçtiklerini belirtir. Neden diye soracak olursanız latans dönem ödipal çatışmanın son bulmasıyla başlar. Ve çocuklar hemcinsleriyle gruplar oluşturmaya başlarlar, aile kavramı zihinlerinde anlam kazanmaya başlamıştır ve olgun cinselliğin ne olduğunu aramaya başlarlar. Arayış çocuksu cinselliğin bastırıldığı bir dönemdedir, ne olduğunu ya da ne aradıklarını bilmiyorlardır. Diğer cinsiyetten olanları iteleyebilir, çeşitli sadistik eylemlere yönelebilirler. Benlik bu arayışta aktif rol almaktadır, cinsel dürtüleri bastırır ve birincil haz kaynağını sosyalliğe, arkadaşlara ve oyuna yönlendirir. Benlikleri ve üstbenlikleri gelişimlerini sürdürmeye devam eder. Özellikle üst benlik hala ailenin ahlak kuralları çerçevesinde yönlendirme yapıyordur.
Ergenliğe girildiğinde ise olgun cinselliğin ne olduğuna dair birçok durum anlam kazanmıştır. Artık suçluluk duygusunun hakim olacağı, cinsel dürtülerin ve kırılgan narsisistliğin aktif hale geleceği bir döneme giriş yapmıştır kişi. Üstbenlik ailenin kurallarıyla işlemez, kendi kuralları olduğuna inanır. Bu yaşa kadar getirdiği birinci ve ikinci nesne inanışlarını reddeder. Bir yandan kendi ahlak kurallarını çizmeye çalışır bir yandan da uzak durmak istediği ama içten içe merak edip keşfetmek istediği cinsellik dürtüleriyle uğraşır.
Ergenlikte alt benlik iyice güç kazanmıştır ve görece güçsüz bir benlikle karşı karşıyadır: Ergenlik kişinin kendisini bulması, yeni insanlar tanıması ve bu insanları içselleştirmesi, kimlik arayışları içinde sürüp giden bir dönem olduğundan benlik kısmen şaşkın durumdadır diyebiliriz. Tam bu sırada da doyurulamayan cinsel dürtüler, çocukluk cinselliğinin yeniden gelmesi, her döneminde olacağı gibi dürtülerin ve nesne ilişkilerinin yeniden organize ediliyor oluşu kişinin altbenliğini yani birincil haz kaynaklarının güçlenmesine yol açar.
Ergen güçlenmiş altbenliğini ve dürtülerini doğru savunma yöntemleriyle yönlendirebilir ve kontrol edebilirse benliğini koruyabilir.
Doğru yönlendirilen cinsel dürtüler aşırılığa, ergenin içinde bulunduğu “Bana bir şey olmaz.” tümgüçlülüğüne rağmen doğru şekilde doyurulabilir. Kendisini tehlikeye atmadan fakat ailesinin de onaylamayacağını düşündüğü eylemlere yönelebilir. Elbette o an yaptığı eylemin bilinçli olarak ona zarar vermeyeceğini bilmez. Öpüşmek ve cinsel ilişkiye girmek gibi iki örneği ele alalım. Ergenin öpüşmesi ona göre ailesinin onaylamayacağı ve içinde bulunduğu yaşa kadar deneyimlemediği ama ona cinsel haz veren, heyecanlandıran bir durumken ona zarar vermez; diğer elde ise cinsel ilişkiye girmek içinde bulunduğu tümgüçlülüğe rağmen endişeye düşürüp aşırı kaygı durumu yaratabilir çünkü cinsel ilişkiye girmenin ona zarar vereceği yalnız ailesinin ahlak anlayışıyla değil, toplumun ve içinde yaşadığı devletin yasalarıyla da şekillenmiştir. İşte burada savunma yöntemleri devreye girer ve ergen kendisini aşırı uyaran dürtülerini farklı bir şekilde doyurma yolunu ya da o dürtülerden uzaklaşma yolunu arayabilir. Ergen hiçbir doyum eylemine gitmese dahi gündüz düşlemleriyle çocuksuluktan uzaklaşmaya çalışır. Bir yandan içinde bulunduğu durumu kirlenmek, yasaklar içinde olmak gibi nitelendirebilir bir yandan da kesinlikle eski çocuksuluğuna dönmek istemez. Bastırma, yer değiştirme, reaksiyon-fonksiyon gibi savunma yöntemleri ergenlikte yoğun olarak kullanılır. Savunma yöntemlerinin kullanımları dürtü organizasyonları için yatıştırıcı olsa bile içsel çatışmaya sebep olabilirler.
Ergenlikte bahsettiğimiz ailenin onaylamayacağı eylemler, ufak tefek suçlar genelde yalnız işlenmez. Ergende genel olarak izole olma, yalnız kalma isteği depresif bir konumlanmayla kendini gösterse de ergenlerin aşırı yakın arkadaşlıkları veya içinde bulundukları gruplar bir başka deyimle ‘çeteler’ bu yalnız kalma isteğinin dışındadır. Üstbenlikteki erken nesne yatırımlarının azalmasıyla, yani anne babadan ve onların kurallarından uzaklaşmayla birlikte kişi kendi kurallarını, bir grubun kurallarını benimsemek ister. Deneme yanılma yoluyla kuralsız bir biçimde dener bu kuralları, bu nedenle üstbenlik diğer gelişim aşamalarındaki hallerine göre daha güçsüzdür. Çeşitli arkadaş gruplarıyla ufak suçlar işlenir: okulu asmak, çeşitli zararlı maddeler denemek gibi. İçinde bulundukları grup yeteneklerini keşfetmelerine, yalnızlık hislerinin bastırılmasına, onları anlayan ve onlara benzeyen birileri olduğu, büyüdükleri hissi gibi duygulara ev sahipliği yapabilir. Bu sırada şaşkın durumdaki benlik bir ideal oluşturmaya çalışır, kendi cinsiyetinden olana yönelir, benzer olanın birbirini bulması ve tamamlaması gibi aidiyetler aranır. Kendisinde olmayan özelliklere sahip arkadaşlıklar edinebilir. Resim çizemeyen ya da şarkı söyleyemeyen, yani sanatsal yönü zayıf bir ergen sanatsal olarak daha güçlü özellikleri olan başka bir ergenle çok yakın arkadaş olabilir. Bu yönleri hariç ergenliğin getirdiği bedenlerini yönetememe, aşırı hızlı büyüme ve bu büyümeyle ne yapacaklarını bilememe gibi ruhsal ve bedensel özellikler açısından yeteri kadar benzerdirler. Birbirlerine benzemeyen özelliklerinde ise tamamlanma aradıkları için yine doyuma ulaşırlar. Çok yakın arkadaşlarıyla neredeyse tek bir beden, bir bütünleşme hali yaşarlar: bir tarafın sanatçı oluşu ve diğerinin olmayışıyla bütündeki sanat eksiği kapanmıştır. Aynı zamanda anne babanın bu çok yakın arkadaşı onaylamasını isterler çünkü bu arkadaş onların nesne anlayışlarından uzaklaştıktan sonra edindiği ilk nesne ilişkilerinden biridir. Bu ilişkide bir tarafın diğer arkadaşları kıskanılabilir, her şey birlikte yapılmak istenebilir, yatılı ev buluşmaları, okulda aynı sınıfta olmayınca yaşanan gerginlikler, karşı tarafı kontrol etmeye çalışma ya da kontrol edilme görülebilir. Anne babadan yani ilk nesnelerden uzaklaşmak ergen için iyidir fakat eğer çok yakın arkadaş kontrolcü rolünü çok fazla üstlenirse bu kez ergen kendi benlik idealini oluşturmak konusunda ciddi problemler yaşayabilir.
Ergenlik dediğimizde tüm bu yeni beden, eski dürtülerin yeniden düzenlenmesi, ahlak anlayışının değişmesi, libidinal agresyonlar ve keşfedilmeyi bekleyen maceralar kişiyi derinden zorlar. Dürtülerini doğru yönlendiremeyen, eski inanışlarından ve ailesinden kopamayan, aşırı muhafazakar bakış açılarında kendisini çok suçlayan; hiçbir cinsel arzusunu doyurmayan ya da doyurmaya çalışmayan ergenler için patolojik süreçler kaçınılmazdır. Ergenin ailesinden uzaklaşması, arkadaşlarının görüşlerine daha çok önem vermesi ve karşı cinsle cinsel olarak yakınlaşmak istemesi doğal ve normaldir.
Ergenlik çağında yeniden düzenlediğimiz, yenilerini edindiğimiz, doyurduğumuz, bastırdığımız dürtülerin son halleri tüm hayatımız boyunca bizlere eşlik edecektir. Bu bir süreçtir: 12 yaşından günümüzde neredeyse 24 yaşına kadar uzanan bu süreçte kişilik, zihin, benlik kırılgan ve hassastır.
Ergenliğe bir ergenin gözünden bakmak, onları daha iyi anlamak isteyenler için bir kitap önerisiyle yazımı sonlandırıyor, okuduğunuz için teşekkür ediyorum.
Osamu Dazai – Öğrenci Kız
Ahsen Kevser Çoğan
Dikkat - Online danışmanlık hizmeti, herkese uygun bir hizmet değildir.
İntihar veya kendine zarar vermek gibi düşüncelere sahipseniz, sitedeki hizmetler size uygun olmayabilir.
Bu durumdaysanız aşağıdaki yardım numaraları ile iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.
Acil Yardım Hattı: 112, Polis İmdat Hattı: 155, Aile İçi Yardım Hattı: 183, Uyuşturucu İle Mücadele Yardım Hattı: 191