Psikolog, Eğitim Koçu
Ahsen Kevser Çoğan
08 Eylül 2025
Kuramı ve evreleri açıklamaya başlamadan önce Erik Erikson’a ve psikososyal kelimesinin tanımına inmekte fayda var. Erik Erikson gelişim psikolojisi ve psikoanaliz alanlarındaki çalışmalarının yanı sıra “Kimlik Bunalımı” kavramını ilk defa kullanan psikologtur. Psikososyal tanım açısından kişinin olgunlaşma sürecindeyken belirli yaş aralıklarında çevreden de etkilenerek ruhsal olarak parçalara ayrılan yaşamını ifade eder.
Psikososyal gelişim kuramını Sigmund Freud’un psikanalitik teorisini yaşam boyu süren duygusal gelişimi ifade eden bir detaylı evre teorisine dönüştürerek geliştirmiştir ve kimlik gelişimini klinik bir biçimde incelemiştir. İncelemelerini çocukları doğrudan gözlemleme, kültürlerarası karşılaştırma ve psikobiyografi yöntemlerini kullanarak yapmıştır.
Erik Erikson kişinin ruh halinin sağlıklı bir gelişim gösterebilmesi için sekize ayırdığı gelişim evrelerinin her birinin olumlu bir şekilde tamamlanması gerektiğini söylüyor. Evrelerden bahsetmeden Erikson’un kuramı hakkında iki temel konuya değinmek gerekirse: Kişiliğin hiyerarşik biçimde gerçekleştiğini yani her evrenin bir sonraki üzerine kurularak ilerlediğini; bu sebepten eğer bir evrede aşılamayan bir ruhsal çatışma varsa ve içinde bulunulan evrede çözümlendirilemezse hangi evrede ortaya çıkacağı bilinmediğinden yaşam boyu kişinin ruh sağlığını tehdit edeceğinden bahsediyor Erikson. Bu aşılamayan sorunların ne olduğu kişiden kişiye değişkenlik göstermekle birlikte birazdan üstünde duracağımız evrelerin, genel olarak sahip oldukları çatışmalar vardır. İkinci olarak gelişim evrelerinde özellikle çocukluk ve ergenlik dönemlerinin üzerinde durulmuştur. Çünkü Erikson yaşamın başlıca temasının “Kimlik arayışı” olduğunu savunur ve kişiler kimliklerini geliştirmeye bebeklikte annelerini ilk gördükleri an, anneleri tarafından fark edildiklerini hissettiklerinde başlar.
Doğum-1.5 Yaş Gelişim Evresi Temel Güven Güvensizlik:
Oral dönem olarak da adlandırılan bu dönemdeki çocukların sağlıklı gelişimi duyarlı ebeveynliğe yani verilen bakımın kalitesine bağlanmıştır. Devamlı ve güvenli bakım, bebeğin ihtiyacı etrafındaki yetişkinlerden aksiyonları sonucu, örneğin kendini ısırdıktan sonra kötü bir tepki almak bakım verenlerin onu koruyacağına ve bakacağına dair güven oluşturur. Erikson üç tür güven olduğunu söylemiştir: Bebeğin kendine olan güveni, diğerine (bakım verene) güveni, bakım verenin rolüne güveni. Güvenlerinin sonucunda dünyanın iyi ve güvenli bir yer olduğunu düşünürler, anne babanın yokluğuyla baş edebilirler bu da sonraki evre için hazırlık demektir. Bu güvenler sarsıldığında örneğin çok acıkmasına rağmen beslenme gerçekleşmediğinde bakım verenin şefkatine güvenemez, hüsrana uğramış hisseder ve güvensizlik duygusu geliştirir. Bu kişinin ileride karamsar, içe kapanık olmasına ya da çeşitli zararlı bağımlılıklar geliştirmesine sebep olabilir. Evrelerde aldığımız olumsuz sonuçların ileride doğuracağı sonuçlar kesin olmamakla birlikte olasılıkları arttırabilir.
1.5-3 Yaş Gelişim Evresi Özerkliğe Karşı Utanç ve Şüphe:
Çocuğun anal kaslarının kontrolünü eline aldığı dönemdir. Çocuk ilk defa bir ihtiyacı üzerinde kontrol sahibidir, kendisiyle anlaşabileceğinin farkına varır. Sadece bununla da kısıtlı değildir, çocuk yürümeyi ve aktif hareket sağlamayı öğrendiği zaman bazı sosyal kısıtlamalarla karşılaşır. Burada ebeveynlerin rolü; çocuğa doğru rehberlik etmek, seçenekler sunmak (kendisinin yemesine izin vermek, markete gitmeden önce oyununu bitirmesi için süre tanımak gibi), tuvalet eğitimine çok erken başlamamak, aşırı kontrolcü olmamak ve çocuğun kendi psikolojik ve fiziksel özgürlüğünün farkına varması için çabalamaktır. Önemli olan çocuğun başarısızlıkları için utandırılmamasıdır böylece ilerleyen evrelerde adil, özgüveni sarsılmamış ve adil bir birey olabilir, tam tersi durumda ise her anında kendisini yıkıcı bir duygu olan utanç içinde hissedebilir, öz kontrolüne ve bağımsızlığına karşı derin bir şüphe duyar, ileriki yaşlarında mükemmeliyetçi, kullanıldığını düşünen ve aşırı şüpheci bir birey olabilir.
3-5 Yaş Gelişim Evresi Girişken Olmak ve Suçluluk Duygusu:
Fallik-Ödipal dönemde çocuk kendi inisiyatifi altında olumlu ve yapıcı etkinlikler için hazırdır. Motor becerileri ve kendisini ifade etme gücü gelişmiştir. Çevrelerindeki yetişkinlerin de yardımıyla neler yapabileceklerini keşfetmek, akranlarıyla yeni aktiviteler yapmak ve bunların tümünde başarılı olmak isteyen bir çocuk görürüz. Aynı zamanda bu dönemde kendisini bakım verenle (anne-baba rolüne sahip kişilerle) özdeşleştirir. Erikson, özdeşleşmenin her ne kadar sosyal yönüne değinmiş de olsa çocuk bu dönemde cinsel organlar hakkında bilgi sahibi olmak ister fakat bunu yalnız merak ettiği için yapar. Bazı ebeveynler bu merakı ahlak bozukluğu olarak adlandırıp çocuğun üstüne aşırı gidebilir, onu suçlayabilirler. İşte bu durum suçluluk duygularının artmasına ve aşırı katı bir süperegoya sebebiyet verebilir. Çocuk ileriki yaşamında cinsel sorunlar yaşayabilir, başka görüşlere açık olmayabilir ve bunun sebebi genelde 3-6 yaş aralığında sahip oldukları meraklarının ketlenmesi ancak yalnız cinsel konulara değil şiddete de meraklı oluşları ve bunu oyunla ifade ederken bakım veren tarafından uğradıkları aşırı eleştiri girişkenliklerini ketleyebilir.
5-11 Yaş Gelişim Evresi Çalışkanlık ve Küçük Görülme Duygusu:
Latent dönemde sosyal ilişkiler gelişir ve öğrenilen üretime dönüştürülür. Çocuk bu dönemde kendisine çevresinden birini rol model seçebilir. Çocuğun büyüdüğü ortamdaki kişiler hariç okul gibi daha yeni dahil olunmuş bir ortam başarı hissine büyük katkılarda bulunabilir. Bu dönemin en önemli yönü başarılar için doğru biçimde övülmedir. Eğer çocuklar yeteri kadar desteklenmez, başarıları yaramazlık olarak görülürse bir şeyleri yapabileceklerine dair öz yetkinliklerine karşı şüpheye düşerler. Sonuç olarak kendilerini yetersiz bireyler olarak görebilirler.
Bu dönemin bir diğer önemli yönü de çocuğun varsa özel durumlarının belirlenmesi ve uzman yardımı alınmasıdır. Öğrenme bozuklukları, dikkat eksiklikleri, üstün zekalı olma durumları… Hepsi okul başarısı üzerindeki etmenlerdir ve çocuk erken teşhis almaz ve bakım veren tarafından olumsuz eleştiriye maruz kalırsa kendisini daha başarısız ve aşağılanmış hissedebilir.
12-Erken 20’ler Gelişim Evresi Kimlik Gelişimi ve Dağılması:
Adolesan dönemi kişiler için dönüm noktasıdır, önceki evrede edindikleri rolleri tekrar tekrar denerler, bakım verenleri muhalif görürler, kendi içlerinde devamlılık ve aynılık ararlar. Bu arayışlarında önceki yıllardaki savaşımlarını tekrarlamak durumunda kalabilirler. Ergenler özdeşimlerini, rollerini, ben duygularını bütünleştiremezlerse; kimlik karmaşası, kişilik parçalanması yaşayabilirler. Aynı zamanda kendilerini bir gruba ait hissetmek isterler, grup aidiyeti kişide yalnız olmadığı hissini uyandırır. Görüldüğü üzere ergenlik çağı kişinin geçtiği en zorlu dönemlerden biridir. Erikson’un da en önemli gördüğü iki çağdan (çocukluk ve ergenlik) biridir ergenlik. Çünkü kişi artık yeni bir sosyal kimlik, tamamen bireysel bir hayat oluşturma çabası içindedir ve bu çabanın olumlu sonuçlanması için en büyük gereklilik önceki evreleri sağlıklı biçimde tamamlamış olmaktır.
20-40 Yaş Yalnızlık, Yakınlaşma ve Dayanışma Duyguları:
Kimlik arayışını tamamlamış genç yetişkinler artık topluma kimliklerini sunmaya hazır haldedir. Dönemin hedeflerinden bazıları ilişkiler kurmak, kendi görüşünden insanlarla birlikte olmak, statü kazanmak denebilir. Fakat kişi yakın ilişki kurmaktan, rekabetten veya aşk ilişkisi kurmaktan kaçınıyorsa bu kendi kimliğini karşısındakinin kimliği içinde kaybedeceği korkusundan kaynaklanıyor olabilir. Bu şekilde devam ettikçe kişinin yakınlık kurma girişimleri başarısızlıkla sonuçlanabilir ve kişide yalıtılmışlık, kişilik hasarı yani kendi kişiliğinden şüphe etme durumu ve soğuk toplumsal ilişki durumu gözlenebilir. Erikson’a göre evreyi en sağlıklı biçimde tamamlamanın yolu kişinin kendisine aile kurmak, statü kazanmak, topluma faydalı olmak ve üretken olmak gibi hedefler koyması bunu yaparken elbette eğlenceye ve sosyal yaşamına da gerekli vakti ayırmasıdır. Tüm bu hedefler kişinin kaygılarından, yalnız kalma korkusundan arınmasına yardımcı olacaktır. Peki üretkenlik Erikson’a göre nedir? Üretkenlik: Biyolojik üretkenlik de denebilir, çocuklarına yani kendi nesline rehberlik etme, yetişkinin bir sonraki nesli kurmaya ve yönlendirmeye olan ilgisini gelecek nesillere miras bırakma, işlerinde verimlilik ve yaşamlarındaki yaratıcılığı ortaya dökmesi, gelecek nesillere göstermesi olarak tanımlanabilir.
40-60 Yaş Gelişim Evresi Üretkenlikte Durağanlaşma:
Kişi üretmeye devam eder ancak kendisine karşı olan üretiminde durağanlık gözlenir. Genel olarak yeni neslin verimliliğini artırmaya çalışır. Monotonlaşma kaygısına sahiptir. Eğer 6. Evrede kişi gerekli cinsel tatmine, sosyal hayat doyumuna ulaşmadıysa bu 7. evrede kendini gösterir. Evrenin olası tehlikeleri arasında kişinin kendini içine çekmesi, dış hayatla bağlantısını kesmesi, yaşamının iyi geçmediğini düşünme, hayatın kısıtlılıklarını kabul etme ve şanssız seçimleri için duyulan pişmanlıklar sonucu umutsuzluğa kapılmak vardır. Bütünlük duygusunu kaybetmek, yeni nesil ile neredeyse hiç ilgilenmemek de tehlikeler arasında yer alıyor diyebiliriz.
60+ Yaş Gelişim Evresi Bütünlük Hissi ve Umutsuzluk: Huzurlu olmak ve yaşadıklarından büyük pişmanlıklar duymak gibi iki yola ayrılan bu dönemde önceki evreleri sağlıklı tamamlamış kişiler kendilerini tamamladıklarına inanırlar ve bütünlük duygusu taşırlar fakat tam tersi durumdaki kişiler geçmişte yaşadıkları dolayısıyla depresif ruh haline sahip olabilirler. Kimi insan önceden yapmadığı yardımlar ya da aldığı yanlış kararlar için vicdani pişmanlık duyarken kimileri inandıkları dine karşı yoğun bir suçluluk duygusuna kapılabilirler. Evreleri tamamladıktan sonra kuramın birkaç eksik anlatımı olduğunu görüyoruz. Erikson bir çocuğun evreden evreye nasıl geçtiğini ya da evrelerde yaşanan bunalımların nasıl çözülebileceğini ayrıntılı bir biçimde anlatmamış, geçişlerde neyin tetikleyici olduğuna değinmiş fakat “Nasıl” olduğunu açıklamamıştır. Son olarak Erikson için gelişimin özü, bireyin kişiliğine tutarlılık getiren bir kimlik oluşumudur. Kaynakça: Yaşam boyu gelişim: gelişim psikolojisi John W. Santrock
Dikkat - Online danışmanlık hizmeti, herkese uygun bir hizmet değildir.
İntihar veya kendine zarar vermek gibi düşüncelere sahipseniz, sitedeki hizmetler size uygun olmayabilir.
Bu durumdaysanız aşağıdaki yardım numaraları ile iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.
Acil Yardım Hattı: 112, Polis İmdat Hattı: 155, Aile İçi Yardım Hattı: 183, Uyuşturucu İle Mücadele Yardım Hattı: 191