Maneviyatın Azalması ve Ruhen Sağlıklı Kalabilmeni

maneviyatin-azalmasi-ve-ruhen-saglikli-kalabilmeni

Maneviyatın Azalması ve Ruhen Sağlıklı Kalabilmenin Yolları

Modern yaşamın temposu arttıkça bireyin kendi içine dönmesi, kendi rotasını çizmesi kaçınılmaz hâle geliyor. Bu süreç bir yandan kişisel özgürlükleri artırırken, diğer yandan bireyi sosyal bağlardan koparıp yalnızlığa sürükleyebiliyor. Empati zayıflıyor, maneviyat silikleşiyor, karşılıksız iyilik yerini fayda hesaplarına bırakıyor. İçsel boşluk büyüdükçe, anlam arayışı yerini yorgun ve yönsüz bir yaşama bırakabiliyor. Böylesi bir dünyada ruhen sağlıklı kalabilmek; bilinçli bir yöneliş, duygusal farkındalık ve değer odaklı bir yaşam anlayışıyla mümkün olabilir.

Bireyselleşmenin Gölgesinde Manevi Kaymalar

Toplumdan bireye kayan denge, bireysel kimliğin güçlenmesini sağlıyor. Ancak bu özgürleşme, bazen köksüzlük hissini de beraberinde getirebilir. Günümüzde özellikle gençler, anlam arayışını kaybederek başarıya, görünürlüğe ve hızlı tüketime yöneliyor. Ancak bu görünürdeki hareketlilik, çoğu zaman ruhsal bir durağanlığın habercisi olabilir.

Böylesi dönemlerde bireyin kendine şu soruları sorması faydalı olur:

  • Hayatımda bana gerçekten iyi gelen şeyler neler?
  • Ne zaman kendimi daha ‘bütün’ hissediyorum?
  • Hangi değerler bana yol gösteriyor?

İçsel dayanıklılık, yüzeysel olandan değil; anlam kurmaktan ve bağlantı hissinden beslenir.

Empatinin Yerine Geçen Pragmatik Yaklaşımlar

Günümüzde birçok ilişkide fayda merkezli yaklaşımlar belirleyici hâle gelmiş durumda. İnsanlar birbirini anlamaktan çok, kullanmaya meyilli davranıyor; bu da empatinin zayıflamasına yol açıyor. Oysa sağlıklı bir ilişki, samimiyet ve karşılıklı duygulara açık olmayı gerektirir.

Bu noktada bireyin zaman zaman ilişkilerine dışarıdan bakması faydalı olabilir:

  • Bu ilişkide gerçekten görülüyor muyum?
  • Karşımdakini içtenlikle dinliyor muyum?
  • Paylaştığım şeyler bir karşılık beklentisi mi taşıyor?

Empati geliştirilebilir bir beceridir. Günlük yaşamda basit ama etkili pratiklerle bu duygusal kaslar güçlendirilebilir: Karşınızdaki kişinin gözlerinin içine bakarak dinlemek, yargılamadan anlamaya çalışmak ve bazen sadece orada olmak bile yeterlidir.

Psikolojik Dayanıklılık

Yaşam her zaman kolay değildir. Her birey iniş çıkışlar yaşar; kayıplar, kırılmalar, sınanmalar yaşanır. Ancak bazı insanlar tüm bu zorluklara rağmen dimdik ayakta kalabilir. Bu farkın temelinde psikolojik dayanıklılık yatar.

Dayanıklı bir yaşam için bireyin:

  • Kendine ait bir anlam ve yön duygusu geliştirmesi,
  • Hedeflerini sık sık gözden geçirmesi,
  • Zorlayıcı durumlarda iç sesini bastırmaması (onu duyabilmesi),
  • Manevi kaynaklara, sevgi bağlarına ve aidiyet duygusuna tutunması gerekir.

Unutulmamalıdır ki: İçsel denge, dış koşullar mükemmel olduğunda değil; fırtınalı zamanlarda sağlam kalabildiğimizde anlam kazanır.

Toksik Etkileşimlerden Kendini Koruma

Her ilişki iyileştirici değildir. Bazı insanlar ya da durumlar ruh sağlığını tehdit edebilir. Bu noktada birey, sağlıklı sınırlar çizebilmelidir. Sınır koymak, duygusal güvenliğin ilk adımıdır.

Birkaç temel tutum önerilebilir:

  • Kendi değerlerinizi ve sınırlarınızı net bir şekilde tanıyın.
  • Gerektiğinde “hayır” diyebilmenin sizi suçlu değil, özgür kıldığını hatırlayın.
  • Duygusal manipülasyonlara karşı dikkatli olun; sizi küçülten veya suçlu hissettiren söylemlerle karşılaştığınızda kendinizi geri çekin.
  • Bazı ilişkileri sonlandırmanın bir kayıp değil, bir kazanım olabileceğini unutmayın.

Sağlıklı bir birey, önce kendi duygusal güvenliğini inşa eder; ardından bu sağlam temelle ilişkiler kurar.

Doğru İçsel Bir Yöneliş

Hayat çoğu zaman hızlı kararlar, kısa vadeli kazanımlar ve dış onayla doludur. Ancak içsel tutarlılık, kalıcı huzurun temelidir. Erdemli yaşamak sadece ahlaki bir duruş değil, aynı zamanda ruh sağlığının da temelidir.

Şu tür bir iç sorgulama, bireyin yönünü bulmasına yardımcı olabilir:

  • Bu davranışım bana yakışıyor mu?
  • Vicdanım rahat mı?
  • Bu kararı alırken neye sadık kaldım; bir ilkeye mi, bir ihtiyaca mı?

Kadim geleneğimizdeki “vasat olma” öğretisinde olduğu gibi, dengeli olmak; ne katı ne gevşek, ne fazla ne eksik, gerektiği kadar ve gerektiği gibi olabilmektir. Bu dengeyi yakalayabilmek için bireyin hem duygularına hem de değerlerine sadık kalması gerekir. Bu sadakat, zamanla kişide hem özgüven hem de duygusal bütünlük oluşturur.

Sonuç

Bireyselleşmenin yoğunlaştığı, maneviyatın zayıfladığı ve empatinin giderek azaldığı bir dünyada yaşıyoruz. Ancak bu gerçeklik, ruhsal sağlığın zorunlu olarak kaybedileceği anlamına gelmez. Aksine, insan; kendini tanıyarak, duygusal bağlarını bilinçle kurarak, sağlıksız ilişkilerden uzaklaşarak ve anlamlı bir yaşamı tercih ederek ruhunu onarabilir.

Zaman zaman yorgun, kararsız ya da yönsüz hissederseniz unutmayın: Her birey kendi içindeki cevheri keşfetme gücüne sahiptir. Yeter ki doğru soruları sorsun, doğru yere baksın ve kendine biraz daha şefkatle yaklaşabilsin.

Sevgi, şefkat ve merhametin aydınlattığı bir dünya dileğiyle…

 

                                                           Aile Danışmanı ve Psikolojik Danışman İlhami ÖZBEY


Dikkat - Online danışmanlık hizmeti, herkese uygun bir hizmet değildir.
İntihar veya kendine zarar vermek gibi düşüncelere sahipseniz, sitedeki hizmetler size uygun olmayabilir.
Bu durumdaysanız aşağıdaki yardım numaraları ile iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.

Acil Yardım Hattı: 112, Polis İmdat Hattı: 155, Aile İçi Yardım Hattı: 183, Uyuşturucu İle Mücadele Yardım Hattı: 191