Sevginin Derinliğinde

Aile ve çift danışmanı, Manevi danışman

Sevim Bozkurt

14 Ağustos 2025

**SEVGİNİN DERİNLİĞİNDE: FREUD’UN GÖZÜNDEN AŞKIN VE BAĞIN DİLİ**

Aşk… İnsan ruhunun en derin, en karmaşık ama bir o kadar da anlamlı duygusu. Sigmund Freud’a göre insan davranışlarının temelinde arzular, bilinçdışı dürtüler ve çocukluk döneminin izleri yatar. Peki ya sevgimizi nasıl ifade ettiğimiz, yani "sevgi dilimiz", bu derin psikolojik geçmişle nasıl şekillenir?

Freud’a göre, sevgi bir doyum arayışıdır. Bu, yalnızca fiziksel bir yakınlıktan ibaret değildir; ruhun anlaşılma, kabul görme ve ait olma ihtiyacının bir tezahürüdür. İşte tam da bu noktada, sevgi dili devreye girer. Her birey, geçmişinde öğrendiği şekilde sevmeye ve sevilmeye meyillidir. Kimimiz dokunarak, kimimiz güzel sözlerle, kimimiz ise fedakârlıkla sevgisini gösterir.

Ancak Freud’un kuramında en dikkat çeken nokta şudur: Sevgiyi ifade etme biçimimiz, çoğu zaman bilinçaltımızda yatan çocukluk deneyimlerimizin yansımasıdır. Örneğin, çocukken yeterince onaylanmamış biri, yetişkinliğinde partnerinden sürekli sözlü onay bekleyebilir. Bu, onun "sevgi dili" haline gelir. Sevgi artık bir ihtiyaçtan, hatta bazen bir savunma mekanizmasından beslenir.

Romantik ilişkilerde ise bu dil çok daha derinleşir. İki bilinçaltı, iki geçmiş ve iki farklı sevme şekli bir araya gelir. Freud’un ifadesiyle, "sevgi, narsisizmin sınırlarını aşabildiğimiz tek alandır." Yani gerçek sevgi, kendi içsel boşluklarımızı karşımızdakinde doldurmaya çalışmaktan ziyade, onun varlığını tüm çıplaklığıyla kabul etmeyi gerektirir.

**Peki ne yapmalı?**

Partnerinizin sevgi dilini anlamak, yalnızca onun sözlerini değil; geçmişini, ihtiyaçlarını ve korkularını da duymakla başlar. Freud’un terapötik yaklaşımı gibi, bir ilişkinin de şifası ‘anlamak’ ve ‘kabullenmek’tir.

Sevgi yalnızca bir duygu değil, aynı zamanda bir çabadır. Birbirini anlamaya çalışan iki ruhun, her gün biraz daha çözmeye çalıştığı bir bilmece... Ve bu bilmecenin içinde bazen bir bakış, bazen bir sarılma, bazen de sessiz bir bekleyiş saklıdır.

Romantizmin gerçek gücü, yalnızca mum ışığında edilen sözlerde değil; birlikte geçilen zor zamanlarda kurulan köprülerdedir.

Freud’un dediği gibi, “İnsan sevgiyle iyileşir.” Belki de her sevgi dili, bir iyileşme çığlığıdır. Ve en derin bağlar, en sessiz anlaşmalarla kurulur. Unutmayın, sevgi dili öğrenilir – ama önce dinlemeyi bilmek gerekir…

**“Unutmayın, sevgiyi anlamak bazen onu söylemekten daha kıymetlidir… Her biri farklı konuşan kalplerin dilini çözmek, ilişkilerde en derin bağı kurmanın ilk adımıdır. Gelin, birlikte çözümleyelim.”**

ÇİFT DANIŞMANINIZ / Sevim Bozkurt