Aile Danışmanı ve Bireysel Rehber
Serda Acar
28 Eylül 2025
Yas, sadece sevdiklerimizin ölümüyle değil yaşamayı içeren her türlü kayıpla gelir. Aidiyet duyulan bir yerden ayrılmak, rutinin değişmesi, aileden birinin hapse girmesi, yeni ebeveyn olmuş birinin tek başınalığına veda etmesi, inançların sarsılması… kaybın her hali bir yas sebebidir ve tüm bu haller doğaldır. Yas, geride kalanın bıraktığı boşluğu anlamlandırma ve o boşlukla yeniden yaşam kurma sürecidir. İnsan, farkında olmadan yasın içinde savrulabilir; kimi kaybını yok sayar ve sorumluluklarına tutunur, kimi gidenle olan kavgasını kalanlarla sürdürür, kimi ise iyileşmek için kabuğuna çekilir. Bu farklı tepkiler, kaybın ağırlığını taşımaya çalışan ruhun yollarıdır.
Yas aceleye gelmez; bazen öfke, bazen inkâr, bazen sessizlik, bazen de yenilik isteğiyle kendini gösterir. Her kayıpta insan biraz yönünü şaşırır. Yas, o yönü yeniden bulmak için kendine bakabilmenin en dürüst yoludur. Çünkü, duyguları okuyabilen bir kişi, hem kendisinin hemde başkasının yarasına şefkatle dokunabilir. Bireysel sınırları korur, başkalarının sınırlarına saygı gösterir ve iyilik yapma isteği güçlenir.
Bilinenin aksine, yas sürecini yaşamak psikolojik bir tercih değil insani bir mecburiyettir. Yas tutmamayı tercih etmek diye bir seçenek yoktur. Çünkü kaybedilen şey yalnızca dışarıdaki bir varlık değildir; onunla örülen bağ da yitirilmiştir. Bu varlık ister bir insan, ister bir dost hayvan, ister bir vatan, ister hayali kurulan bir gelecek olsun; kayıp, hem varlığın kaybı hem de onunla beraber kendimizde yitirdiklerimiz üzerinden yaşanır. Bir parçamız eksilirken, o parçaya dair duyguların da gölgesinde kalmış gibi hissederiz.
Bir danışanımın kardeşi, yurtdışına taşındıktan kısa bir süre sonra yaşamına son verdiğinde, aile tamamen sarsıldı. Danışanım, kendini suçlamakla geçirdi ilk günleri. Çünkü yalnızca bir kardeşi değil, “iyi bir abi olma” hâlini ve aileye destek olma inancını yitirmişti. Duyduğu acı, kaybın kendisiyle sınırlı değildi; kimliğinin bir parçası da bu kayıpla birlikte gitmişti. Güven duygusu sarsılmış, suçluluğu ve öfkesi birbirine karışmıştı.
Bu tarz durumlarda, kaybın ardından ortaya çıkan süreç kayıp yakını için yol ayrımı işaret eder. Bir yol, çözümlenmeyen döngüdür; kişi boşluğa çekilir, kaybıyla özdeşleşir ve “onun eksikliği benim eksikliğim” düşüncesiyle kendini hapseder. Sınırlarını korumakta zorlanır, hayatına müdahale edildiğinde “hayır” demekte güçlük çeker ve daha ılımlı davranır. Terk edilme, dışlanma veya reddedilme korkusu, ölümle ilgili düşüncelere karşı hassasiyetini artırır. Bu yolda yardım istemek de zordur, süreç ağır ve yalnızdır.
Diğer yol ise yas tutmaktır; acı yaşanır, hatıralarla vedalaşılır, zamanla yeni bağlara yer açılır. Kaybın gerçekliğiyle yüzleşen kişi, yaşamın değerini anlamaya başlar. Bu yolda, destek veren aile bireyleri ve dostları daha net görülür; bazı ilişkiler güçlenir, bazıları ise azaltılır veya sonlandırılır. Böylece kaybın gölgesinden çıkan kişi kendi yönünü yeniden çizebilir. Boşluğun etrafında yeni anlamlar örülür; acı, empati ile derin bir anlayışa dönüşebilir.
Danışanım süreç boyunca önce kendini dinlemeye, ardından duygularını dışa vurarak kaybını konuşmaya yöneldi. Zamanla, kardeşinin anısını yaşatmanın ve kendi kimliğini yeniden inşa etmenin ona iyi gelen yöntemlerini buldu. Eğer sizde kendinizde aşağılayıcı iç konuşmalar, dayanılmaz bir değersizlik veya uzun süren umutsuzluk görüyorsanız, bu haliniz çözümlenmeyen bir döngünün ve tutulmayı bekleyen bir yasın işareti olabilir. İçinizde bir boşluk hissediyorsanız, bunu küçümsemeyin: belkide iyileşmeye başlamanın ilk adımını atma zamanındasınızdır.
Dikkat - Online danışmanlık hizmeti, herkese uygun bir hizmet değildir.
İntihar veya kendine zarar vermek gibi düşüncelere sahipseniz, sitedeki hizmetler size uygun olmayabilir.
Bu durumdaysanız aşağıdaki yardım numaraları ile iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.
Acil Yardım Hattı: 112, Polis İmdat Hattı: 155, Aile İçi Yardım Hattı: 183, Uyuşturucu İle Mücadele Yardım Hattı: 191