Psikolog | Aile Danışmanı
Alanur Yıldız
10 Kasım 2025

Bir anne şöyle der:
“Kızım bazen bebeklerini sıralıyor, birini azarlıyor, diğerini sarılıyor. Ne anlatmaya çalışıyor anlamıyorum.”
Belki de tam o anda çocuk, gün içinde yaşadığı bir duyguyu, kelimelere dökmeden dışa vuruyordur. Çünkü her çocuk, hislerini anlatacak kelimelere sahip değildir. Ama hepsinin bir oyun dili vardır
Oyun, çocuğun dünyasında sadece “vakit geçirme” değil, anlatma, işleme ve iyileşme biçimidir. Tıpkı yetişkinin terapi odasında duygularını sözcüklere dökmesi gibi, çocuk da oyun yoluyla iç dünyasını ifade eder.
Oyun: Çocuğun En Güvenli Alanı
Çocuklar için oyun, duyguların dilidir. Oyun esnasında bir çocuk, bazen kahraman olur; bazen doktor, bazen anne, bazen bebek. Roller değişir ama anlatılan hikâye çoğu zaman gerçek hayatın yansımasıdır.
Bir çocuk, gün içinde yaşadığı bir korkuyu, bir kaygıyı, ya da bir sevinci oyununa taşır. Bu, bilinçli değildir; tamamen doğaldır. Çünkü oyun, çocuğun iç dünyası ile dış dünya arasında kurduğu bir köprüdür.
Bu yüzden “boş boş oynuyor” dediğimiz o anlar, aslında çok şey anlatır. Bir oyuncak, bir duyguya; bir sessizlik, bir özleme denk gelir. Yetişkin sadece “izler” ama iyi bir göz, o sessizliğin içinde bir hikaye duyar.
Oyun Terapisinin Gücü
Oyun terapisi, çocuğun bu doğal dilini terapötik bir süreç haline getirir. Terapist, çocuğun oyununa anlam kazandırır, duygularına yer açar ve onun kendini güvenle ifade etmesine yardımcı olur.
Bu süreçte çocuk, “anlaşıldım” hissini tadar. Bu his, iyileşmenin en önemli adımıdır. Bir çocuk oyun sırasında “bebek ağlıyor” dediğinde, bazen kendi ağlamasına izin vermektedir. Ya da “anne gitti” diyerek aslında bir ayrılığın acısını yeniden düzenlemektedir.
Terapist, çocuğun yerine konuşmaz; sadece oyun aracılığıyla duyduklarını yansıtır. Ve bu küçük anlar, bazen bir çocuğun iç dünyasında büyük değişimlerin başlangıcı olur.
Ebeveynler İçin: Oyunla Kurulan Bağ
Ebeveyn olarak bazen “ne oynayayım ki onunla?” diye düşünebilirsiniz. Ama çocuğunuz sizden oyun fikri değil, duygusal bağ bekler.
Birlikte oynarken kural koymadan, sadece onun yönlendirmesine izin verin. Ne kadar basit görünürse görünsün, o anlar çocuğunuzun için “görülme anlarıdır.” Oynarken zaman durur; o an sadece siz ve çocuğunuz varsınızdır. İşte orası, çocuğun duygusal olarak beslendiği yerdir.
Bazen bir çocuk, “sen doktor ol ben hasta olayım” dediğinde; sadece oyun oynamaz, aynı zamanda bakım görmek, anlaşılmak, sevilmek ister.
Oyun, çocuğun “beni fark et” demenin en zarif halidir.
Evde Terapötik Oyun Ortamı Oluşturmanın 3 Yolu
1. Oyunu yönetmeye çalışmayın.
Bırakın çocuk oyunun lideri olsun. Siz onun rehberi değil, eşlikçisi olun. Ne kadar özgür olursa, duygularını o kadar rahat ifade eder.
2. Gözlemleyin, yargılamayın.
“Bu ne biçim oyun?” demek yerine “bakıyorum ki askerler biraz üzgün bugün” gibi yansıtıcı cümleler kullanın.Bu, çocuğun duygularını fark etmesine yardım eder.
3. Oyuna duygusal temas katın.
Oynarken çocuğunuzun duygusuna alan açın: “Bu oyun biraz korkutucu mu oldu?” ya da “Sanırım bu bebeğin yalnız kalması seni üzdü.” Bu tür ifadeler, çocuğun duygusal farkındalığını geliştirir.
Sonuç olarak;
Oyun, çocuk için kelimelerin ötesinde bir dünyadır. O dünyada yaşanan her sahne, bir mesaj taşır. Ve o mesajı anlayabilen bir yetişkin, çocuğuna sadece oyun değil, güven de verir.
Oyun terapisi bize şunu hatırlatır: Bir çocuğun dünyasına girmek için ona soru sormak gerekmez. Bazen sadece dizlerinin üzerine inip, sessizce oyununa katılmak yeterlidir.
Çünkü çocuk, en çok o zaman anlaşıldığını hisseder. Ve iyileşme, tam da orada başlar. 🎠
Dikkat - Online danışmanlık hizmeti, herkese uygun bir hizmet değildir.
İntihar veya kendine zarar vermek gibi düşüncelere sahipseniz, sitedeki hizmetler size uygun olmayabilir.
Bu durumdaysanız aşağıdaki yardım numaraları ile iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.
Acil Yardım Hattı: 112, Polis İmdat Hattı: 155, Aile İçi Yardım Hattı: 183, Uyuşturucu İle Mücadele Yardım Hattı: 191