Psikolog
Neslihan Öztürk
12 Ekim 2025
“Kendimi saklıyorum. Çünkü gösterirsem yargılanacağımı düşünüyorum.”
Belki sen de hayatının bir yerinde bu cümleyi kurdun.
Ve belki hâlâ, görünmez bir korkunun içinde yaşıyorsun…
Kendimizi ifade etmek, varlığımızı ortaya koymak, düşündüğümüz kadar kolay değildir. Çünkü çoğumuzun içinde çok eski bir korku taşırız: eleştirileceğimiz, yargılanacağımız, yeterli bulunmayacağımız korkusu. Bu korku genellikle geçmişten taşınır. Çocukken bir fikrimiz “saçma” bulunduysa, bir davranışımız “fazla” dendiğinde utandırıldıysak, zihnimiz “kendini gösterme” ile “incinme” arasında bir bağ kurar. Yıllar geçse de bu bağ kopmaz; artık kimse yüksek sesle eleştirmese bile içimizdeki o ses susmaz: “Ya beğenilmezsem?”, “Ya yanlış anlaşılırsa?”, “Ya yine eleştirilirsem?”
Zamanla görünür olmamak, güvende hissetmenin bir yolu gibi gelir. Ama aynı zamanda bizi kendi hayatımızın kenarında tutar. Gerçekten kim olduğumuzu göstermekten çekinir, kendi potansiyelimizin gölgesinde yaşarız. Ve çoğu zaman fark etmeden, “olmadığımız” biri gibi davranmaya başlarız.
Eleştirilme korkusu, çoğu zaman bizi maskeler takmaya zorlar. Kimi zaman “herkesin sevdiği kişi” olmaya çalışırız, kimi zaman sessizleşir, fikirlerimizi geri çekeriz. Bazen de olduğumuzdan daha güçlü, daha mesafeli, daha “uygun” görünmeye çalışırız. Ancak bu maskelerin altında gizlenen bir şey vardır: Görülme ve kabul edilme arzusu. Ve paradoks şudur ki, biz kendimizi sakladıkça, o arzunun karşılanma ihtimali daha da azalır. Çünkü insanlar bizi değil, taktığımız maskeyi görür.
Gerçek yakınlık, kendimizi olduğu gibi gösterebildiğimizde mümkündür. Korkularımıza rağmen, kırılma ihtimaline rağmen… Çünkü savunmasızlık zayıflık değil; derin bir güçtür. Birine gerçek “ben”imizi gösterebilmek, incinme riskini almayı göze almak demektir. Ve bu risk, ilişkilerde derin bir bağın temelidir.
Eleştiriden tamamen kaçamayız. Ancak kendimizi koruma biçimimizi değiştirebiliriz. Savunmaya geçmek yerine anlamayı, kaçmak yerine kendimize şefkat göstermeyi öğrenebiliriz. Kendini saklamanın ardında yatan korkuya dikkatle bak: Gerçekten bugünkü koşullarda hâlâ geçerli mi? Yoksa geçmişte seni inciten bir sesin yankısı mı? Çoğu zaman fark edeceksin ki, seni yargılayacak kişi artık orada değil. Ve en önemlisi: Artık kendini savunacak kadar güçlüsün.
Güvenli hissetmek, dış dünyanın tamamen güvenli olmasıyla ilgili değildir. Kendine güvenebilmekle ilgilidir. Ve bu beceri, düşündüğünden çok daha yakın bir yerde — tam da senin içinde. Çünkü kendine güvendiğinde, eleştiriler kimliğini tehdit etmez. Artık onların seni tanımlamasına izin vermezsin.
Eleştirilme korkusu bizi görünmez kılar. Ama cesaret, korkunun yokluğu değildir; ona rağmen adım atmaktır. Kendini göstermek, kırılma riskini almak… işte gerçek dönüşüm burada başlar. Unutma: Kendini saklamadan da sevilebilir, yargılanmadan da var olabilirsin. Ve güvenle yaşamak, düşündüğünden çok daha YAKIN. 🌿
Dikkat - Online danışmanlık hizmeti, herkese uygun bir hizmet değildir.
İntihar veya kendine zarar vermek gibi düşüncelere sahipseniz, sitedeki hizmetler size uygun olmayabilir.
Bu durumdaysanız aşağıdaki yardım numaraları ile iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.
Acil Yardım Hattı: 112, Polis İmdat Hattı: 155, Aile İçi Yardım Hattı: 183, Uyuşturucu İle Mücadele Yardım Hattı: 191