KENDİNİ TANIMA

Psikolojik Danışman

Berkay Uslu

28 Temmuz 2025

''Yalnız Kalma''

Yalnız kalma tanımının içinde bilinçli bir eylem cümlesinin olması gerektiği kanâatindeyim. Yalnız kalmak; kişinin iç dünyasını, potansiyelini, kendisini görmek ve tanıyabilmek için yapması gereken bilinçli bir eylemdir. Sosyal bir varlık olmamızdan kaynaklı ''nasıl yani kendimizi yalnız mı bırakalım?'' sorusunu, sorduğunuzu duyar gibiyim. 

Sosyal bir varlık olmamızın yanında, aynı zamanda eşsiz bir iç dünyasına, bakış açısına, fikirlere, hislere ve düşüncelere sahip bireysel varlıklarız. Bireyselliğimiz, sosyalliğimizi etkiler. Burada ne demeye çalışıyorum. Kendimizi ne kadar tanırsak, kendimize iyi bir eş veya iyi bir arkadaş edinebiliriz. Bireysel olarak kendi iç dünyamıza yönelmemiz; olaylara hangi bakış açısıyla baktığımız çok ama çok önemlidir. Çünkü düşünce, tepkiye yol açar. Fikirlerimiz, düşüncelerimiz bir olaya karşı ya da kişiye karşı tepkilerimize yol açar. Bu tepkilerin sağlıklı olması ve olmaması tamamen düşüncelerimize veya fikirlerimize bağlıdır. Montaigne'nin ''Denemeler'' kitabında bir sözü bu yüzden çok ama çok severim. 

''In solis sis tibi turba locis.''

''Issız yerlerde kendin için bir âlem ol.''

Tibullus

 İnsanlar yaşadığı olayları öncelikle arkadaşlarına, ailelerine, eşlerine anlatırlar. En son ise olayın üzerine yaşadığı hisleri atlatamayınca danışmanlara veya psikologlara yönelirler. Bana göre ise birine anlatmadan önce iç dünyasında bu olayı ölçüp biçip, tartmalı. Aynı bir terzi gibi. 

Nakış metaforunu burada kullanacak olursam. Kendimizle her yalnız kalışımız aslında kişiliğimizi tanımada bir parçayı birleştirmek gibidir. Öncelikle kendi iç dünyamızda yaşanılan olayı tartmalıyız ki biz bir fikir edinelim. Ölçmeden veya tartmadan herhangi bir önyargıya ve yanlış bir yargıya varabiliriz.

''Bu olayın bana yarattığı hissiyat nedir?''

''Hissiyatıma göre nasıl tepki vermeliyim?'' 

''Tepkimin ölçüsü nasıl olmalı''?

''Dezavantajlarım ve avantajlarım neler?''

Kendi iç dünyamıza yönelmek, olayları ve duygularımızı analiz etmek, aslında bizi daha sağduyulu ve bilinçli bireyler hâline getirir. Bazen bir olay karşısında anlık tepkiler veririz ve sonrasında bu tepkilerin bize ne kazandırıp ne kaybettirdiğini düşünmeden hareket ettiğimizi fark ederiz. Oysa kendimize birkaç dakika bile ayırıp iç dünyamızda bir değerlendirme yapabilsek, daha sağlıklı ve bilinçli tepkiler vermemiz mümkün olabilir.

Bu noktada yalnız kalmak, bir zorunluluk değil, bilinçli bir tercih olmalıdır. Çünkü yalnızlık, dış dünyadan soyutlanmak değil, iç dünyamıza açılan bir kapıdır. Kendi düşüncelerimizi şekillendirdiğimiz, hislerimizi anlamlandırdığımız, belki de hayata dair en derin farkındalıkları kazandığımız bir süreçtir. İnsanlarla sürekli etkileşim hâlinde olmak, zamanla düşüncelerimizin bulanıklaşmasına sebep olabilir. Başkalarının sesleri arasında kendi sesimizi duyamaz hâle geliriz. Oysa yalnızlık, kendi iç sesimizi dinleyip anlamlandırmak için bize sunulmuş kıymetli bir fırsattır.

Elbette yalnız kalmak, sürekli içe kapanmak anlamına gelmez. Önemli olan, bu süreci bir denge içinde yürütmek ve yalnız kalmayı bir içsel keşif yolculuğuna dönüştürebilmektir. Kendimizle vakit geçirdiğimizde, hangi durumlara nasıl tepki verdiğimizi, nelerin bizi mutlu ya da huzursuz ettiğini, hangi değerlerin bizim için ön planda olduğunu daha iyi fark ederiz. Bu farkındalık, yalnızca bireysel yaşamımıza değil, sosyal ilişkilerimize de olumlu bir şekilde yansır.

Çünkü kendini tanıyan insan, başkalarına da daha bilinçli yaklaşır. Beklentilerini, sınırlarını ve değerlerini bilir. Bir ilişkide ya da sosyal ortamda hangi konumda durduğunu fark eder. Kendi içsel dengesini sağlamış bir insan, dış dünyada da daha sağduyulu ve uyumlu bir birey olur.

BERKAY USLU

 Psikolojik Danışman